OSMANLI DÖNEMİ KIRK KENARI KIRKLARIN İSİMLERİ YAZILI ÇOK NADİR KIRKLAMA PİLAV TABAĞI

OSMANLI DÖNEMİ BAKIRDAN MAMÜL VE KENARLARINDA 40 ADET DIŞA ÇIKINTI ŞEKLİNDE KIRTIKLAR BULUNAN VE HER BİR KIRTIKTA KISALTMA OLARAK KIRK EVLİYANIN İSMİ YAZILI ÇOK NADİR ÇOCUK KIRKLAMA GÜNÜ PİLAV KOYULAN TABAK. 

ÇAP: 30 CM

YÜKSEKLİK: 4,7 CM

KIRK ERENLER / KIRKLAR: Hacı Bektaş Veli, Molla Fenari, Emir Sultan, İmam Birgivi, Hamza Baba, Akşemseddin, Hacı Bayram Veli, Abdülkadir Geylani, Hızır Çelebi, Mümine Sultan gibi evliyalık (eren, veli) mertebesine erişmiş, birbirinden önemli 40 şahsiyeti tanımlamaktadır.

Kırklar, Türk halk inancında Kırk Evliya. Kırkavlan da denilir.

Derviş motifiyle yakından bağlantılıdır. Kimi görüşlere göre her çağda kimliği bilinmeyen (bazen bunu kendileri bile bilmeyen) kırk kutlu kişi vardır. Ve kötülüklerle dolu Dünya onların yüzü hürmetine ayakta durur. Hristiyan Türklerde 40 Aziz kavramı vardır. Onlar için 40 mum yakılır. Kırklara karışan erenler veya yiğitler de bir daha görünmezler. Örneğin Yaşar Kemal’in İnce Memed adlı kahramanı için dört kitabın sonunda da şu cümle yer alır. "İnce Memed'den bir daha haber alınamadı. İmi timi bellisiz oldu.” Çiltenler yılda bir kez toplanıp yeryüzünde olup bitenleri görüşürler, değerlendirirler.[1] Hastaların şifa için gittiği “Çilten Ocağı” Asyada farklı yörelerde mevcuttur. Kırk Çilten veya Kırk Eren adıyla da anılırlar. Kışın ardından baharda yeniden dirilmeye hazırlık süreci olarak kışın doğadaki üç kez ölüp dirilmeyi ifade eden ve ilki kırk gün süren üç dönemin adı Çille şeklinde geçer. Büyük Çille 40, Küçük Çille 20, Boz Çille ise Nevruz’a kadar gider.Nevruzda nihai diriliş gerçekleşir. Şiltenler dağlarda yaşar ve canlıları da korurlar. Ava çıkmadan kendilerine dua edilerek yardım istenir. Yine bu kavramla bağlantılı olan ve Kazaklarda Temmuz ayını ifade eden Şilde isminin nereden geldiği hususunda iki farklı görüş bulunmaktadır. Bunlardan ilki eski Türkçedeki ‘‘Şolde’’ (Susamak, Çölde Kalmak) kelimesinden geldiği yönündedir. İkinci görüş ise, bu ayın isminin Farsça ‘‘çilla’’ (kırk) kelimesinden geldiği hakkındadır. Kırklı sözcüğü, kırk ünlü ata ruhunun koruyuculuğu altında olan kişi demektir. Tasavvufta, Kırklar'ın elinden bade alınıp içilir.Mitolojik Vahşi Av geleneğiyle bağlantılı görünmektedir.
Kırk - Türk, Altay, Orta Asya ve Ortadoğu mitolojilerinde ve halk kültüründe ayrıca İslam inancında kutsal sayıdır. Gırk, Kırh, Kırn olarak da söylenir. İslam’ın etkisiyle önemi artmıştır. Kırk eren tarafından veya kırk şaman tarafından korunan kutlu kişilere Kırklı adı verilir. Burla Hatun’un savaşçı Kırk Kız yardımcısı vardır. Yeni doğum yapmış bir kadının yanına bir iki kişi hariç kırk gün boyunca kimse girip çıkmaz. Bu durumun sağlık gerekçeleriyle bir bağlantısı olduğu açıktır. Ayrıca bu süre çocuğun kırkının çıkması anlamına da gelir ki, bu anlayışa bağlı gelenekler vardır; dua okunması, yemek verilmesi gibi. Ölünün kırkının çıkması da yine benzer biçimde dualarla ve helva yapılarak gerçekleştirilir. Bu anlayışın temelinde ruhun yaşadığı evi kırk gün sonra terk ettiği inancı vardır. Kırgız bayrağında Güneşin etrafında kırk Kırgız boyunu simgeleyen kırk ışın vardır. Dede Korkut Hikâyeleri, Manas Destanı, Kırgız Türeyiş Efsanesi’nde Kırk Kız vardır. Oğuz Han’ın verdiği şölenlerde diktirdiği sırıkların boyu kırk kulaç uzunluğundadır. Hikâye ve masallarda “kırk gün, kırk gece” düğünler yapılır. Cezalandırılanlar için “Kırk katır veya kırk satır” şeklinde bir uygulamadan bahsedilir. Ejderhalar kırk gün veya kırk yıl uyurlar. Ejderhadan kırk kıl koparılır ve ateşte yakılır, ejderha ancak o zaman ölür. İslamiyet'te ise ölümün ardından kırk gün sonra mevlit ve Kuran okunur. Musa Peygamber, Tanrı’nın buyruklarını Turdağı'nda kırk gün kırk gecede almıştır. Kırk erenlerin sonsuza kadar yaşayacağına inanılır. Göze görünmezler, Tanrı tarafından seçilmişlerdir. Bektaşilerde dört kapı kırk makam anlayışı yer alır.

Kırklar CemiAlevilik ve Bektaşilik'te önemsenen Muhammed'in, Mirac'a çıktığı gün yaptığı söylenilen toplu ibadettir[kaynak belirtilmeli].

Buyruk'ta anlatılana göre: Muhammed bineği Burak ile Mirac'a çıktığı gün Allah ile doksan bin kelam konuşur. Bunun otuz bini hakikatli sır olarak Ali'de kalır. Muhammed'e Mirac'da balelma ve süt verilir. Bal aşkı, sevgiyi, elma ise dostluğu temsil eder. Muhammed'in önüne bir aslan çıkar.

Muhammed gaipten bir ses duyar: "Parmağındaki yüzüğü aslanın ağzına atması" istenir. Böylece Muhammed aslanı atlatır ve Allah ile görüşür. Şehre dönerken yolda bir dergaha rastlar.

Kapıyı çalar içeriden: "Kimsiniz*" diye sorarlar.

Muhammed:

"Ben peygamberim içeriye girmek istiyorum" der. İçeriden: "Peygamberliğini git ümmetine yap. Bizim aramıza peygamber sığmaz"

diye cevap gelir.

Muhammed ayrılırken yine gaipten bir ses ayrılmamasını kapıyı tekrar çalıp yeniden farklı bir şekilde yanıtlamasını söyler.

Bu sefer Muhammed:

"Ben de sizden biriyim. Bir insanım. Sizi görmek istedim" der. Bu sefer kapı açılır. "Hoş geldin sefa getirdin, uğur getirdin" diye karşılanır.

İçeride 17'si kadın 22'si erkek tam 39 kişi vardır. Muhammed'e yer gösterilir. O da gösterilen yere oturur. Ali de meclistedir. Muhammed tesadüfen Ali'nin yanına oturur. Muhammed sorar.

"Size kimler denir?" der.

"Bize Kırklar denir" diye yanıt alır.

"Ama burada 39 kişi saydım" der.

"Selman-ı Pak Can Parstadır"denir.

"Peki sizin ulunuz, büyüğünüz, küçüğünüz kim" diye sorar Muhammed. Gelen yanıt şöyle olur: "Bizim küçüğümüz, büyüğümüz yoktur. Küçüğümüz de uludur, büyüğümüz de uludur. Birimiz kırkımız, kırkımız birimizdir" denir. Bunun üstüne Muhammed meclisten bunu kendilerine kanıtlamalarını söyler.

O sırada Ali kolunu uzatır ve gömleğini sıyırır. İçlerinden biri "destur" diyerek bıçağın ucu ile kolunu hafif kanatır. Kolundan bir damla kan akar. Onu, her can'ın kolundan birer damla kanın gelmesi izler. 40. canın bir damla kanı da pencereden içeri gelir. Bu ise Selman-ı Pak'ın kanıdır. Sonra Ali kolunu bağlar, hepsinin kanaması durur.

Büyük bir coşku ile vecd halinde semah dönülürken Muhammed'in başından sarığı (imamesi) düşer. Kırk parçaya bölünür. Kırklar parçaları bellerine bağlarlar, kemerbest olurlar. Muhammet, Kırklar Meclisi'ne pirlerini sorar. "Pirimiz Ali'dir" derler.

Kırklama annesi banyo suyunu hazırladıktan sonra bebeği tam 40 kez suyun içerisine sokup çıkarmaktadır. Bu suyun içerisinden 40 tas bebek, 40 kas ise anne için alınmaktadır. Ayrılan bu su, banyo bittikten sonra “Ömürleri su gibi uzun olsun” denilerek anne ve bebeğin başlarından aşağı bırakılmaktadır.

Stock: 1







Henüz Yorum Yapılmamış !
Yorum yapabilmek için giriş lütfen giriş yapınız. Üye Girişi




Başarıyla Sepete eklendi !